colourfit

Her sene bu aylarda takip eden senenin trend rengine dair yazmayı pek bi’ seviyorum.

Çoğunlukla “senenin trend rengi” olmasaydı ilk bakışta aşka düşmeyeceğimiz, etliye sütlüye dokunmayan tonlar gelecek senenin rengi ilan ediliyor. Arkasındaki anlatının (narrative) veya ismin yaratıcılığının büyüsüne kapılanlar çok. Gerçi bu sene Peach Fuzz ismiyle (kelime karşılığı “şeftali tüyü” olmakla birlikte anlam karşılığı bildiğiniz Türkçemizdeki “ayva tüyü”) çok da büyülü değil ama neyse..

Türkiye'de baskın olarak hazır giyim sektörüne yön veren WGSN'in işbirliği içinde olduğu coloro firmasının ve senelerce WGSN ile sürdürdüğü işbirliği bir kaç sene önce biten Pantone'un 2024 için belirlediği tonlar, aynı renk ailesinden; turuncu.. açık turuncu…

İntibaları, kullanım yerleri, kullanabilecek kişiler neredeyse aynı. İncelikle bakınca Apricot Crush biraz daha sarıya dönük ve Peach Fuzz'a göre biraz daha sönük. Kıyaslandığında Peach Fuzz kırmızıya meyliyle diğerinden daha pembemsi algılanıyor olabilir. Önemli mi? Değil! Açık turuncu!

Katıldığım WGSN Apricot Crush semineri, bu rengi, yine şahane anlatısıyla ve tek rengin sıkıcılığını gölgelerle ve komşusu renklerle süslediği için albenisi yüksek bir yenilik olarak sunuldu. Çevreleyen bir tık o tarafa, bir tık bu tarafa renklerin birlikteliği, sürdürülebilirlik yanıltmacasıyla 5 senelik bir dilimi kapsayacak dendi. Yanıltmaca diyorum çünkü bizim meslekte olmadığınız için farkına varmamış olabilirsiniz, senelerdir aynı turuncu aile bir açığı, bir koyusu, yarım sıcağı, yarım soğuğu ile pişirilip pişirilip zaten önümüze getiriliyor.

Ve ne yalan söyleyeyim, tüketim alışkanlıklarının her sene yeniliğe yenilmekte olacağı gerçeğinin değişeceğini de sanmıyorum. Renk değişmez, model değişir. Tüketim, çılgınlığını korumaya devam eder. Sürdürülebilirliği desteklemek adına trendlerin süresinin uzaması, gerçeklikten çoook uzak bulduğum bir hayal.

Coloro'nun trend öngörülerinde kullandığı yapay zeka çalışmasını izledim. Yüzde yüz tatmin edici değilse de (ölçütleri biz renk danışmanlarının mantığıyla kullanmıyorlar), benim gözümde Pantone'un dünya renkçileri tarafından sorgulanan ve eleştirilen, şeffaflıktan uzak seçim süreçlerinin yanında sütten çıkmış ak kaşık kalıyor.

Renk yorumu olarak söyleyeceklerim bu kadar :) “Vitrinlerde gördüğünüz/göreceğiniz açık turuncuları nasıl giyebilirsiniz/kullanabilirsiniz” konusu, kişisel renk danışmanlığı perspektifinde ayrı bir blog yazısı olarak ortaya çıktı. Tıklayarak ulaşabilirsiniz

10 sene kadar önce mimari renk eğitimim döneminde, özellikle Kanada ve kuzey A.B.D'de, satışa çıkacak evlerin potansiyel alıcıya uyumlu/yaşanabilir/şık veya zarif bir hayal sunabilmesi, konutun alım kararının hızlı verilebilmesi için “home-staging” diye bir kavram olduğunu fark etmiştim. “Ev sahneleme” diye çevirirsem garip olur belki, ama tam anlamı bu.

görsel: zillow.com

Home-staging hizmeti verenler, bir önceki mukimin (yeni öğrendiğim bir kelime, ikamet eden anlamına geliyormuş) beğenisinden mekanı arındırarak, daha çok kişiye hitap edebilmesini ve demirbaşların kusurlarını giderebilmesini amaçladıkları “stratejik duvar boyası yenileme” aşamasından sonra, depolarında bulundurdukları mobilya, ev tekstili ve dekoratif eşya seçkisini satışa sunulacak eve getiriyor, sahneyi hazırlıyor, akabinde ev fotoğraflanıyor ve görücüye çıkıyor. Satış sonrası bu ilham veren parçalar depoya geri gidiyor ama alıcıya bir yerleşim ve dekorasyon rotası vermiş oluyor.

Satışa sunulan müstakil evlerin dış cephe renkleri de çoğunlukla değişiyor, gerçi bunun adı home-staging olmasa gerek.

Hizmet veren cephesinde çok keyifli olduğunu düşündüğüm bir süreç. İşveren mülk sahibi. Türkiye'de böyle bir uygulama için mülk sahiplerinin satışa çıkacak eve kuruş harcamak istemediklerinin bilgisini (10 sene kadar önce) emlakçı dostlarımdan edinmiştim. Devir değişiyor galiba. Her ne kadar benzer uygulama şimdilik sadece “kısa ve uzun süreli kiralık konutlarda” gözüme çarpıyorsa da, gayrımenkulün değerini de artıracak olan bu aşamanın “satılık konutlara” yansıması yakındır gibi hissediyorum.

İnternette denk geldiğim bir kaç görseli paylaşırsam daha anlaşılır olacak. Renkleri özgürce yaşam alanlarına taşımanın belki de en önemli ayağı, korkusuz renk seçimleri. Bu süreci yönetenler kendi mekanlarında bu kadar cesur olurlar mıydı bilmiyorum. Cesur diyorum çünkü “Türk usulü home-staging” şimdilik sadece renk patlatma zihniyetiyle ilerliyor gibi. Zarafeti bir kenara koyuyor ve salt ana renklerden ilerleyerek (şahsi toleransıma istinaden içinde yaşaması zor) ama çok da ilgi çekici mekanlar sunuyor. Henüz dairenin kusurlarını renk illüzyonları ile yok etmeye el atılmadığını görüyorum.

Wisconsin - A.B.D. - Remax

Türkiye- sahibinden.com

Yine de itiraf edeyim, eksikler çok olmakla birlikte bu değişimi pek bi’ beğendim.

Bu tatlı çağrışımlı renkleri görmek sanırım hepimizin içini ferahlatıyor. Giy(ebil)mek konusu ise apayrı bir yaklaşım gerektiriyor.

Birbirine çok yakın bu iki renk de turuncu ailesinin birer elemanı. Renk grubunuzdan bağımsız; ten rengine çok yakın olduğundan, bej ve kahve ailesini giymekten hoşlanmıyorsanız, bu renklere de temkinli yaklaşmanızı öneririm.

Hatta, belki gözünüze değimiş, kulağınıza çalınmıştır. Renk ilk anons edildiğinde, Vogue dergisinin sosyal medya platformlarına Hint tenleri için ne kadar kötü bir seçim olduğu eleştirileri ve dışlanmaya tepkiler yağmıştı. Hindistan'da sarının yüze yakın kullanılmadığınına dair dizilerden ve arkadaşımdan kaynaklı bir bilgi kırıntım var, belki yanılıyorumdur, yine de bölgedeki koyu tenlilerin bu rengi, açık tenlilerden bin kat daha iyi (kötünün iyisi diyelim) taşıma potansiyeli olduğunu sanıyorum.

Çıplaklık çağrışımı yüksek bir ton olduğu için, siluete dikkat etmeyi gerektiriyor

Trendleri takip edenlere ve/veya piyasada mevcutlar içinde albenisi olasılıkla en yüksek olduğu için satın alacak olanlara, bu rengi başka renklerle kombine etmelerini çok çok öneririm. Fikrim odur ki; çanta gibi aksesuarlarda, oje renklerinde, göz farlarında bu rengin kullanım frekansı kıyafetlerden çok daha yüksek olacaktır.

Rengi tek giymektense kombine etmek daha estetik bir sonuç ortaya çıkartacak gibi

Renk grubunuzu biliyorsanız:

Aşağıda yazacaklarım belki renk danışmanı meslektaşlarımın ilgisini nispeten daha fazla çekecektir:

Renge sıcak bir renk deyip, sıcak gruplara atamak biraz hatalı olur. Mat dokularda sonbaharların da ilgisini çekebilecek olmasına rağmen, ten renkleri (overtone) görünür şekilde sıcaksa rahatsız olduklarını gözlemledim. Fikren de fazla feminen bulduklarına şahit oldum. İlkbahar grupları için cazip görünen bu rengi seanslarda denerken ise, mercana (kırmızıya) çalan versiyonları ve somona (pembeye) çalan versiyonları açık ara bu renge tercih edildi.

Herhangi bir trend rengin size yakışıp yakışmayacağını bilmek ömür boyu rahatlık sağlar. Renk paletinizi öğreneceğiniz seans randevusu için info@colourfit.com adresimden bana ulaşabilirsiniz.

Ortaokulda sınıfça sinemaya gitmiştik. Film başlamak üzereyken yanımda oturan (ve ilginçtir, seneler sonrasında da drama, TV, sinema okuyan) arkadaşım:

-“Oya, ne kadar rahatsız edici değil mi film makinasının tıkır tıkır sesi” demişti.

O ana dek farkına dahi varmadığım, arkadaşım vasıtasıyla duymaya başladığım ses, film boyunca takıntım oldu, çok rahatsızlık verdi.

Arkadaşımın muzipliğinden kaynaklanan bu tatsız hissi sizlere yaşatmamak ve Kızıl Goncalar dizisini izliyorsanız, aşağıda dikkat çekeceğim konuyu bildikten sonra da bilmezlik yapamayacağınızdan neredeyse emin olduğum için, başlıkta “okumayın” diyerek uyarmak istedim :)

Bir sinema-TV oyuncusu ile “ilk renk analizi seansım” bundan 10 sene öncesine denk geliyor. Merhamet dizisi ve Özgü Namal.

Harika bir deneyimdi, dizi süresince Özgü Hanım'ın kullandığı renklerde, çerçeve dışına milim taşma olmadı. İletişim tarzı, yaşam yolu ve hanımefendiliği ile de beni senelerdir büyülüyor. 2013 senesinde yayınlanan %100 Yakıştır kitabımın arka kapağında da, eksik olmasın, renk analizi deneyimini harika şekilde aktarmıştı.

Yeni dizisine, ancak ikinci bölümü yayınlandıktan sonra ve sadece merakımı gidermek üzere kısaca bakmak istedim. Senaryonun akıcılığı beni içine çektiğinden, ilk iki bölümü ardı ardına izlemiş oldum :)

Çekimden olduğunu sanmadığım, renk doğrulama (color correction) veya renk düzenleme (colour grading) aşamasından kaynaklandığını sandığım renk tutarsızlığı, diziyi izlememi zorlaştırdı. Bazı sahnelerde herkes türkuaz. Her obje türkuaz. Karedeki kişiye, objeye ve hatta sahnenin geneline atanmış bir filtre de değil belli ki. Bağımsız hareket eden bir türkuazlık :)) Her iki bölümde de.. Önce tek mekanla sınırlı sandım, mekanın duvar boyaları, ışıklandırması nedeniyledir dedim ama değilmiş.

Kızıl Goncalar 1. ve 2. bölümden alıntı

Elbette ki mesleğim gereği çoğu kişiden daha hassasımdır, algıda seçiciliğim daha yüksektir ama bu ölçekte bir prodüksiyona yakıştıramadım. “Çok biliyorsan gel, sen yap” diye ağzımın payını vermesinler, kolay olmadığını bildiğim gibi, anlamıyorum da :)

Yeni bölümlerde aynı sorun devam ederse diziyi , bu konuya dikkat kesilmeden izlememiz zor olacak :)

Meraklısına not: Dizilere renk danışmanlığı vermeye devam ediyorum. Kızıl Goncalar dizisini beğenerek takip etmek haricinde mesleki bir bağım yok. Son olarak İlker Kaleli, Öykü Karayel, Bennu Yıldırımlar, Tülin Özen'in oynadığı Kara (eski adıyla Arak) dizisine hizmet verdim, İkinci bölüm 11 Ocak'ta yayında.

Bu renk karıştıran adamların deneyim ve yeteneğine hayran kalmamak mümkün değil. Renklerin birbiri ile etkileşimini ve malzemeyi tanıyınca oluyormuş demek… Renklerin matematiksel dünyasında, istenilen renge ulaşmak değil tabii zor olan. Eğer bir video yanıltmacası yok ise, “bir kalemde istenilir renge ulaşmak” işin havalı kısmı. Belki de arkadaşımın dediği gibi:

Bu tarz tam isabet renk karışımlarını izlemek sizi de rahatlatıyorsa bir kaç link ekleyeyim. İlk link olasılıkla hepimizin önüne sosyal medyada düşmüştür.

Eğitimlerim renk karıştırma bilgisi içermese de; renk uyumu, mimaride renkler, yapı malzemesi renkleri ve kişilere yakışan renkler konularında bilgimi paylaşmaya hazırım.

Hayatınıza dokunan renkler hep “tam isabet” olsun!

RENKveSTİL EĞİTİMİ

Stil danışmanı ve eğitmeni arkadaşım Gülhan ile 7 senedir gerçekleştirdiğimiz RenkveStil Danışmanlığı eğitimimizi, her ikimizin de ortak uygunluğunun olduğu Nisan-Mayıs ayları ile sınırlandımaya karar verdik. Bir sınıf olur, beş sınıf olur, henüz bilemiyoruz ilgiyi. Diğer aylarda, sayısı artan kurumsal etkinliklerimiz ve kendi mesleki yoğunluklarımız nedeniyle bir haftayı aşan bir ortak zamanlamayı denk getiremeyeck gibi görünüyoruz.

RenkveStil eğitiminde sınıf mevcudu en fazla 5 kişi olduğu için, katılımcıların ortak uygunluklarına göre tarihi belirlemelerine müsade ediyoruz. 2024 senesinde bu yetkinliğe ulaşmak planlarınız arasındaysa, ilginizi ve uygun haftanızı belirtmek üzere WhatsApp ve telefon hattımızdan (0531 768 49 78) iletişime geçebilirsiniz.

SEANSLARIM VE EĞİTİMLERİM

Yakın tarihli seans ve eğitim günü vermekte zorlandığım bir dönemdeyim. 6-8 hafta öncesinden randevulaşmak, renklerinize kavuşmayı/yeni bir meslek edinmeyi garantiler gibi hissediyorum.

Elbette ajandamda değişiklikler, ertelemeler oluyor, aciliyeti belirttiğiniz taktirde, yakın tarihli uygun zaman aralığınız için notumu memnuniyetle alırım, şansımız ne gösteriyor bakarız.

Teşekkürler.

Barbie film fragmanı “Barbie'yi seviyorsanız bu film tam size göre!” anonsundan azzzz sonra “Barbie'den nefret ediyorsanız bu film tam size göre” anonsunu ekleyerek kalbimi kazandı.

Danışmanlık verdiğim ürünlere SEO başarısı için, jenerik isimlerle de örtüştürmem gerekiyor. “Barbie Pink/Barbie Pembesi” renginin literatüre girdiğini farkedeli çok olmadı. Geçen seneden bu seneye taşan ve kimbilir ne kadar süre daha misafirimiz olacak “barbiecore” akımına değinmemek olmazdı.

People dergisinden Cosmopolitan'a, yerli bloggerlardan yabancı bloggerlara “barbiecore” akımına aynı pencereden baktığım kimseye denk gelemedim. O nedenle, yirmi kez stil danışmanlığı eğitimi almış (@RenkveStil) ama stil önerisi getirmeye vakti ve hevesi olmayan (pek de itibarlı değil ha?) bir renk danışmanı olarak kendi formülasyonumu paylaşayım:

Tatlı tatlı isyankar olduğum konu; pembe renkte her türlü giyimin (taaa fuşyadan, pudra pembeye, takım elbiseden, salaş oversize kazağa) “barbiecore” ismi ile eşleştirilmesi!

“Pembe giyiyorsan trendi takip ediyorsundur, bu yeterlidir” Pehh!

Sonrasında “adı pembe olan her türlü ürün”, moda dergi veya influencer linkleri ile barbicore'a ayak uydurmanız için satışa sunulsun. Oldu :)

Sağdaki ürünü bize barbiecore trendini yakalayalım diye sunan People dergisinden bir görsel :)))

Canlı renkleri kullanabiliyor ve mizacınızda bir miktar da olsa romantizm bulunduruyorsanız bu akımı rahatlıkla deneyebilirsiniz Canlı renklerle aranız süper iyi değilse, beyaz ile harmanlanmış açık ama keskin pembeler seçilebilir. Veya elbette beyaz puantiyeli pembe bir elbise yerine, pembe puantiyeli beyaz bir elbise…

Haydi bakalım, formül gelsin:

1. SİLUETLER

Feminen hatları ortaya çıkartan, bel oyuntusunu kavrayan kesimler. Mini etek ve elbiseler, pileli pantolonlar… Uçuş uçuş görüntüye pek yer yok.. Maskülen görüntüye hiç yok…

2. TEMEL UNSURLAR

Lateks gibi kaygan yüzeyli, metalik dokular gibi ışıltılı, saten ve ipek gibi lüks algılanan dokular… Tüyler, payetler, rugan aksesuarlar, büyük ebatlı eşleşen takılar, eğlenceli gözlükler, saç aksesuarları/bantları, mini etek ve elbiseleri bütünleyen platform ayakkabılar, kalıplı çantalar…

3. RENKLER:
Pembe başta olmak üzere, cesur kontrast renkler… İşin püf noktası koyu pembelere, fuşyalara kaçmamak.. Pembe sevmiyorsanız yine problem yok. Tarzı yakalayıp, aşağıdaki paletten faydalanabilirsiniz.

Biraz nostaljik, bol eğlenceli bir akım…

Şuraya bir de eğlenceli ve sohbetlerin başrol oyuncusu olacak bir ürün önerisi ekleyelim ;)

PETEK 1855 Pera Mini Bag - Bright Pink

Son dönemde bazen üç, çoğunlukla iki kişilik seanslara ev sahipliği yapıyorum. Tadından yenmiyor. Kardeşler, çiftler, komşular, yakın arkadaşlar, iş arkadaşları…

Bireysel seanslara göre artı ve eksilerini paylaşmak isterim:

ARTILAR (+)

• Birbirinizin tercihleri ve ihtiyaçları hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Hediyeleşiyorsanız bu ayrı bir değer katar.
• Aynı renk grubunda olsanız dahi farklılıklarınızı gözlemlemek kendinize dair edindiğiniz bilgiyi mutlak surette pekiştirir.
• Bu deneyimi bir başkasıyla paylaşarak daha keyifli ve unutulmaz hale getirebilirsiniz.
• Sizi tanıyan birinden seans süresince geçmişteki tercihlerinize dair alacağınız hatırlatmalar güven verici olabilir.
• Öğrendiğiniz bilgileri gardıroplarınıza ve makyajınıza uygulayarak birbirinize yardımcı olabilir, böylece önerileri daha kolay uygulayabilirsiniz.
• Kullanmadığınız ürünleri birbirinizle değiş-tokuş etmek için güzel bir fırsat olabilir.
• Birlikte alışveriş yaparken objektif şekilde teyit alabileceğiniz biri yanınızda olur.
• Seans bedelinde kişi başı %20 cıvarı avantajınız olur.

EKSİLER (-)

• Farklı günlük koşturmacalarınız, gündemleriniz olabilir. Bu da her ikiniz için de uygun bir seans gün ve saati planlamanızı zorlaştırabilir.

Ve hayır! Çift kişilik seans, bireysel seansın iki katı süreye yayılmıyor :) Ortak anlatımlar ve bilgilendirmeler nedeniyle bireysel seanstan sadece yaklaşık 1 saat kadar daha uzun, o kadar…

Randevu oluşturmak veya sevdiğiniz iki kişiye hediye çeki ile deneyim yaşatmak için info@colourfit.com veya 532-413 10 05 numaramdan bana ulaşabilirsiniz.

Yüzümüze renk katmanın en pratik yolu ruj sürmek.

• Doğru renkte ruj…
• Doğru koyulukta ruj…
• Cildimizin alt tonuyla uyumlu ruj…

Yanlış seçimlere çok açık olan bir ürün. Neden? Öncelikle tabii mağaza ışıklarının yanıltılıcılığı rol oynuyor. Elimizde veya dudağımızda deneyip günışığında bakma alışkanlığımız da pek yok. Hele ki 2020-2022 arası raflardan tester ürünler kalkınca, danışanlarım dahil çoğu kişi haklı olarak tatmin etmeyen alışverişlerinin arttığını söylüyor.

RENK:

İşin renk seçimi kısmı kolay. Çoğumuzun, kendi rahat hissettiğimiz renge dair bir fikri var. Pembeci, kırmızıcı, bordocu veya nude rujcu olarak tanımlayabiliyoruz kendimizi.

Markaların renk örneklerine kollarını açanlar sağ olsun :) Kıyas yapma imkanı buluyoruz.

KOYULUK

Çoğunlukla rengin açıklığı veya koyuluğuna yönelik iç sesimizi dinlemek yeterlidir. Kaş koyuluğunuzu geçmediğiniz sürece, bu nitelikte yanılgı çok olmaz

Ruju edindikten sonra bazen dudağımızla etkileşiminden ötürü istediğimiz sonucu alamıyoruz. Burada önemli nokta; dudak rengimizin rujları ne yönde etkilediğini gözlemlemek ve bunu aklımızın bir kenarına yazmak. Olduğundan sıcak mı, soğuk mu, açık mı, koyu mu görünüyor.. Bunu bilirsek, durumu tanımlayabilirsek, seçimlerimiz nispeten kolaylaşacaktır.

Ruj rengi, genelde kaşımızdan, gözümüzden daha koyu olduğunda sorun çıkartır, teatral bir görüntü istemediğiniz sürece uzak durun.

ALT TON

Fakat bizimle değil de, rujun kendisiyle ilgili başka bir konu daha var ki, yoğun sürüldüğünde aynı renk görünen iki ruj, aradan zaman geçince (belki bir yarım saat) apayrı renklere dönüşebiliyor. Hah işte, tam da bu noktada alacağımız rujun alt tonunu bilmek bize yardımcı oluyor.

Rujun asıl karakteri üzerine dedektiflik yapacağımız konu bu. Elimizin üstüne yoğunca sürüyor, dağıtıyor ve dış çeperde aldığı rengi gözlemliyoruz. İşte bu kadar!

Turuncumsu, bakırımsı, tuğlamsı renkler rujun alt tonunun SICAK, fuşyamsı veya çoğumuzun tabiriyle lilamsı tonlar da rujun alt tonunun SOĞUK olduğunu gösteriyor.

Renk grubunuzla uyumlu seçimlerinizin kolaylaşacağını umuyorum.

Henüz renk grubunuzu bilmiyorsanız, randevulaşalım ve tüm rujlarınızı beraberinizde getirin ki hızlıca rujlarınızı hizaya sokalım :)